Gripten Korunma Ve Doğru Beslenme

Mevsim değişimiyle birlikte, grip salgınları yeniden görülmeye başladı. Bu günlerde havanın güneşli olmasına kanıp ince giyindiğimiz, terleyip soğuduğumuz için bu hastalığa kolayca yakalanabiliyoruz. Grip nedir ve ondan korunmak için neler yapılabilir, bunlara birlikte göz atalım.

Grip “influenza” denen virüslerin genelde solunum yolu ile vücudumuza girmesiyle oluşan bir hastalıktır. Belirtileri, yüksek ateş, halsizlik, baş ağrısı, kuru öksürük, boğaz ağrısı, hapşırma, burun akıntısı, gözlerde kanlanma şeklindedir. Bu belirtiler, vücudumuzda bağışıklık sisteminin virüslere karşı açtığı savaş sonucu oluşan kısa süreli rahatsızlıklardır.

Vücudumuzda mikroplara karşı verilen savaşta ilk müdahale, fagosit denen savunma hücreleri ile başlar. Fagositlerin yetersiz kaldığı durumlarda, diğer savunma hücreleri olan makrofajlar virüslerle mücadeleye girer. Vücudumuz, savunma sistemine gerekli enerjiyi sağlamak için ısısını artırır. Böylece vücudumuzda kalıcı hasarlara sebep olabilecek yüksek ateş gözlenir. Makrofajlar savaşılan virüslerin kodlarını kaydeder. T-lenfosit savunma hücreleri, bu kodları dalak ve lenf bezlerine taşır. Dalak ve lenf bezleri alınan kodlara karşı özelleşmiş B savunma hücrelerini virüslerle mücadele için üretir.

Vücudumuzun savunma sistemi bu virüslerin kodlarını artık kaydetmiştir. Bu virüslerle karşılaşılması esnasında doğrudan müdahale gücünü elinde bulundurmaktadır. Fakat influenza virüslerinin bakteriler gibi sürekli genetik kod değiştirip kripto mikroplar haline gelmesi vücudumuz için her zaman hastalık riski oluşturmasına neden olmaktadır.

Vücudumuz gribe bu şekilde tepki verirken bu durumda neler yapabilir, vücudumuzu gripten nasıl koruyabiliriz?

  • Başta vücudumuzun toksistesini artıracak sigara, alkol ve kızartmalardan uzak durmalıyız. Bunlardan uzak durmak, aynı zamanda, genel sağlık durumumuzun korunmasında da en önemli faktörlerdendir. Bunlar, vücudumuzda antioksidan ihtiyacını artırmaktadır. Vücudumuz hem virüslerle savaşır hem de sonunda oluşan toksinleri temizlerken, diğer taraftan, alınan toksinleri uzaklaştırılmasında eksik kalabilir. Böyle durumlarda grip zor atlatılacak ve hastalık süresi uzayacaktır.
  • Düzenli spor ve egzersiz yapmak bağışıklık sistemini olumlu yönde etkileyen faktörlerdendir. Spor yaparak toksinlerin atımını kolaylaştırabiliriz.
  • bağışıklıkBaşta diyabet, böbrek yetmezliği gibi kronik hastaların vücut direnci zayıfladığından onlar gribe daha kolay yakalanmaktadırlar. Bu hastaların daha dikkatli olmaları gerekmektedir.
  • Gripten korunmanın ve daha erken iyileşmenin gözlemlenmesi için vücut temizliği önem arz etmektedir. Eller sık sık su ve sabunla yıkanmalıdır.
  • Bununla beraber, gribin en çok gözlendiği, havaların kararsız olduğu bahar dönemleri ve kış aylarında daha çok dikkat edilmelidir.
  • Düzenli uyku, bağışıklık sistemine yardımcı olmaktadır. Sadece bir gün bile uykusuz kalındığında hastalıklarla savaşan hücreler yarı yarıya azalır.1 Ayrıca yatak istirahatı, gribin hızlı atlatılması için önemlidir.

Çoğu hastalığın temel sebeplerinden ve hastalıkların tedavisinde en önemli etkilere sahip olan beslenme, gribe yakalandığımızda nasıl olmalıdır? Besinlerin bağışıklık sistemine etkileri ne şekildedir?

  • Proteinler, savunma hücrelerinin ana yapılarıdır. Dengeli ve yeterli miktarlarda alınmalıdır. Süt ve süt ürünleri, et, yumurta başlıca protein kaynaklarıdır.
  • Omega-3 ve omega-6 yağ asitleri, bağışıklık sistemine yardımcı olmaktadır. Fakat yüksek yağ içerikli diyetlerin aynı zamanda bağışıklığı baskıladığı unutulmamalıdır. Bu durumda diyette önerilen yağ miktarı yeterli ve dengeli olmalıdır. Kaynak açısından zeytinyağı kullanılabilir.
  • A vitamini eksikliğinde enfeksiyon sıklığı artar ve savunma sistemi zayıflar. Havuç, nar ve kırmızı turp bu aylarda yetişen önemli A vitamini depolarıdır.bağışıklık besin
  • C vitamininin antioksidan koruyucu etkisi bulunur ve eksikliğinde bağışıklık sistemi baskılanır. Portakal, mandalina, nar yine bu aylarda yetişen önemli C vitamini depolarıdır. Yine bu meyvelerin taze sıkılmış sularını da içebilirsiniz fakat posa bağırsak sistemimiz için önemli olduğundan meyvenin kendisini tüketmeniz daha sağlıklı bir seçimdir.
  • E vitaminin de antioksidan etkisi yüksektir. İnfluenza virüsüne (grip) karşı dayanıklılığı artırır ve üst solunum enfeksiyonlarını azaltır. Başta zeytinyağı olmak üzere, ayçiçeği ve mısır yağı da E vitamini açısından zengindir. Badem, fındık, fıstık gibi kuruyemişlerde de E vitamini bol miktarda bulunur.
  • bağışıklık besinVücudumuz için en önemli inorganik besin kaynaklarından biri de minerallerdir. Çinko, savunma sistemi hücrelerinin yapımında kullanılmaktadır. Eksikliğinde savunma sistemi hücrelerinde düşüşler olur. Çinko eksikliğinde, grip sonrası ağızda yaralar gözlenebilmektedir. Koyu yeşil yapraklı sebzeler, kuruyemişler çinko kaynaklarıdır. Bu aylarda yetişen marul, nane, roka, maydanoz, dereotu ve fesleğen tüketebilirsiniz.
  • Su tüketimi de griple savaşta çok önemli bir faktördür çünkü virüslerin parçalanıp dışarı atılmasında ve oluşan toksinlerin seyreltilip vücut dışına taşınmasında rol oynar. Ayrıca, yüksek ateşin görüldüğü durumlarda kaybedilen suyun kazanılması, vücudun düzenli çalışmasını sağlayacaktır. Grip olduğumuzda günde ortalama 2-2,5 lt su tüketmeliyiz. Ayrıca unutmamalıyız ki suyun yerini hiçbir içecek almaz; ne taze sıkılmış meyve suyu ne de çay…
  • Ayrıca grip nedeniyle bazal metabolizma hızımız ortalama %10-20 oranında artmaktadır. Bu da normale göre ihtiyacımız olan kalori miktarını artırmamız anlamına geliyor. Size uygun beslenme programını bir diyetisyenden alabilirsiniz. Çünkü diyet kişiye özeldir.

Sağlıklı günler…

Staj. Diyetisyen Enes Tercanlı

Kaynakça:

1 Grip, Okul Eğitimleri, İstanbul Sağlık Müdürlüğü Eğitim Şubesi, 2003.

Yorum Yap