Merak Duygusunu Tanımlayalım

Felsefeci Thomas Hobbes, merak duygusunu “zihnin şehveti” olarak adlandırırken Eleanor Roosevelt, “en faydalı hediye” demiştir merak duygusu için. Herhangi bir grup bilim insanına “Merak nedir?” diye sorduğunuzda koca bir tartışma başlar ve biyolojik açıdan cevaplanmayan sorularla karşılaşırsınız. Rochester Üniversitesi’den iki araştırmacı, merak bilimi üzerine 4 Kasım 2015’te oluşturdukları yayında, merak olgusunun fonksiyonu, evrimi, mekanizması ve gelişiminden bahsedilmesinin zamanı olduğunu ortaya koydular.

Beyin ve biliş bilimlerinde Yrd. Doç. Dr. Benjamin Hayden, “Merak duygusu uzun süredir şaşırtıcı bir problem halini almış durumda ve bilimsel olarak da açıklanması zor” diyor ve ekliyor: “Ama bu alan şimdilerde merak duygusunu anlamamız için bize biçimsel ve ölçülebilir teknikler sunmakta. Farklı insanlar farklı disiplinlerde ve belki de birbirlerinden haberleri olmadan çalışmaktalar. Bu insanların birbirlerinin çalışmalarından haberleri olmalı.”

Sinirbilimciler için üzerinde ortak bir tanım yapılmamış bir şeyi (örn. dikkat, ödül, öz denetim, vs.) çalışmak çok da sıradışı değil. Celeste Kidd, “En uygun tanım üzerinde tartışmak, mekanizmanın nasıl çalıştığını öğrenmenin önemli bir kısmını oluşturuyor. Bu tarz belirsizliklere karşı açık ve rahat olmalıyız” diyor.

Kökleri 19. yüzyıla dayanan çalışmalar

Bilim insanları 19. yüzyıldan beri merak duygusu ile ilgili yazıyorlar. Psikologlar, annelerden aldıkları biyografilerle çocukların yeni cisimlere ve tecrübelere nasıl yöneldiği üzerinde çalıştılar. Hayvanlardaki merak duygusu da ünlü araştırmacılar Ivan Pavlov ve Harry Harlow gibi kişiler tarafından ilgi çekiyordu. “Bu nedir?” sorusunu temel bir refleks olarak tanımlamışlardı.

Zamanla, çalışmalarda merak duygusu ayrıştırılmaya çalışıldı ve bunun tamamen içsel motivasyonun etkisi olduğu söylendi ancak iç dünyalarıyla iletişimi olmayan bebekler, primatlar ve diğer organizmalar için aynı durumdan bahsetmek bazı sorunlara yol açıyordu. Yazarlar merak duygusu için “bilgi durumuna geçiş” (as a drive state for information) tabirini kullanıyorlar. Bu tanım, iplik kurdu gibi basit bir organizmada bile gözlemlenebilen kullanışlı bir ifadedir.

merak duygusu“Bilgi arama aktif hale geldiğinde, bunun merak duygusunun küçük bir formu olduğunu söylemek makul olabilir” diyor Hayden ve sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Bu tanım ve yuvarlak kurtların meraklı olduğu fikrini kabul etmek, bazı insanlar için zor olacak. Ama bilgi arama işlemine evrimsel açıdan bakarsak bilim insanları hızlıca ilerleme katedecektir. Sadece merak duygusunun ne olup olmadığı hakkında oturup tartışmak, bu ilerlemeyi oldukça yavaşlatacaktır.”

Merak faydalı mıdır?

Merak duygusunun anlık ya da geleceğe yönelik faydalı olup olmadığı sorusu ise hâlâ tartışmaya açık durumda. Eğitim literatüründe popüler olan bir tanıma göre, merak duygusunun fonksiyonu öğrenmeyi kolaylaştırmaktır ve bu yüzden de kişinin merakı arttıkça başarısı da artacaktır. Evet, bilginin daha iyi seçimlere götürdüğü kabul ediliyor ama merak duygusu hayvanları faydalı olmayan bir şeyin peşinden de sürükleyebilir. Merak duygusunun artması belirsizliği azaltır ve keşfedilmek istenen şey üzerinde daha iyi seçimler sunar. Ayrıca hayvan beyni, yeni bilgi öğrenildiğinde bizi ödüllendirecek şekildedir. Bu da bizi farklı risklere sürükleyebilir.

“Hayattaki her şeyde takaslar vardır” diyor Kidd, “Eğer merakımızdan dolayı bir TV programı izlersek işimize az zaman ayırmış oluruz. Bu yüzden bir denge vardır hayatta, fazla merak zararlı olabilir.”

Derinlemesine incelemeseler de yazarlar merak duygusunun DEHB (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu) ve diğer dikkat bozukluklarıyla da örtüştüğünü ekliyorlar. Çoğumuz ilgi ve merakını kişisel olan şeylere yöneltir (örn. “Trafik neden yavaş?”, “Atalarım kim?” vs.) ancak bu bozukluklar, dikkatimizi bozup bizi gerçekdışı bilgilere yönlendirebilir.

Hayden ve Kidd, merak duygusunun nasıl bozulduğuyla alakalı çalışmalarına ek olarak, gelecekte “merak duygusu nasıl kontrol edilebilir”, “çocuklukta ve yetişkinlikte ne gibi farklar var” ve “merak ile öğrenme arasındaki bağlantı” gibi konuların da araştırılmasını umuyorlar. Son olarak, yazarlar, bilim insanlarının eninde sonunda merak duygusunun üzerinde anlaşmaya varılan bir biçimde sınıflandırılacağına inanıyorlar.

Kaynak

Yorum Yap