Psikolojik Sağlamlık ve Travma Sonrası Gelişim

Olumsuz yaşam deneyimleri ve travmalar, hayatın getirileri olarak karşımıza çıkmaktadır. Az veya çok, küçük ya da büyük bu tür olumsuz deneyimleri ya da daha ileri boyutta travmatik olayları, her birey yaşamında tecrübe etmektedir. Bu tür durumlara karşı pozitif psikolojinin yaklaşımı nasıl olmalıdır? Travmatik olaylar pozitif psikoloji içerisinde nasıl yer bulmalıdır?

İnsanlar yoğun stres yaratan olumsuz bir deneyim yaşadıklarında ya da travmatik bir olaya maruz kaldıklarında, üç tür tepkide bulunmaktadırlar:

  1. travmatik olaya yenik düşme,
  2. psikolojik sağlamlık,
  3. travma sonrası gelişim.

Örneğin, önemli veya ölümcül bir hastalığın teşhisi gibi durumlarda insanların % 5’i ile % 35’inin bu duruma yenik düştüğü sonucuna ulaşılmıştır (Kangas ve ark.,; Cordova, 2008). Pozitif psikoloji bu durumda şu soruyu sormaktadır: Geriye kalan % 65’lik ya da % 95’lik kesim ne yapmakta ve söz konusu olumsuz yaşantı ile nasıl baş etmektedir? Pozitif psikolojinin bu soruya cevabı, iki başlık altında ele alınabilir: psikolojik sağlamlık ve travma sonrası gelişim.

Psikolojik sağlamlık ve travma sonrası gelişim

Yılmazlık ya da kendini toparlama gücü gibi farklı isimlerle ele alınan psikolojik sağlamlık (resilience), bireyin yaşadığı olumsuz olaya karşı esnek olması, yaşadığı olumsuzluktan çıkabilmesi ve kendini toparlayabilmesi olarak tanımlanabilir. Psikolojik sağlamlığı yüksek olan bireyler üzerinde yapılan çalışmalar, bu bireylerin özsaygı, özyeterlilik ve sosyal destek düzeylerinin yüksek olduğunu göstermektedir. Bunların dışında, yumuşak başlılık, esneklik, içten denetimli olma, alternatif bakış açılarına sahip olma, iyimserlik gibi unsurlar psikolojik sağlamlık gösteren bireylerde görülen özellikler olarak karşımıza çıkmaktadır. Psikolojik sağlamlık düzeyi düşük olan bireylerin özellikleri olarak ise yoksulluk, düşük sosyo-ekonomik düzey, olumsuz ve yetersiz aile ilişkileri ve anne babanın eğitim düzeyinin düşük olması gibi unsurlar görülmektedir. Pozitif psikoloji açısından bakıldığında psikolojik sağlamlık ile ilgili sevindirici haber, bu özelliğin geliştirilebilir bir değişken olmasıdır.

Yaşanan travmaya verilen bir diğer tepki biçimi ise travma sonrası gelişimdir. Yaşanan travma sonrası bireyler, bu olumsuz yaşantı sonucunda yenik düşüp travma sonrası stres bozukluğu yaşayabilirler. Bunun dışında, yaşanan travmaya bir anlam yükleyerek yaşanan bu olumsuzluktan sonra gelişim de gösterebilirler. Travma sonrası yaşanan gelişimleri beş kategoride değerlendirebiliriz:

  • Bunlardan birincisi, kişisel anlamda meydana gelen değişim ve gelişimlerdir. Travma sonrasında ayakta kalabilen kişiler, kendilerini daha güçlü, daha doğal, canlı, mütevazı, insancıl ve özel olarak tanımlamaktadırlar.
  • İkincisi ise kişilerarası ilişkilerde meydana gelen değişim ve gelişimlerdir. Buna göre, travma sonrasında bireyler, aileleriyle ve çevresindeki bireylerle daha yakın ilişkiler içinde olduklarını ve yakınlaştıklarını ifade etmektedirler. Ayrıca dostluk ve arkadaşlık gibi değerlere daha çok önem verdiklerini belirtmektedirler.
  • Travma sonrasında gelişim sağlanan alanlardan üçüncüsü ise hayatın değeri ve yaşamın anlamı ilgilidir. Travma sonrasında bireyler, hayat felsefelerinde değişiklik yaşamaktadırlar. Buna göre, travmayı atlatmış ve kendisini toparlayabilmiş bireyler, hayatta neyin daha önemli olduğu, günlerini nasıl ve kiminle geçireceği, sağlığın ve yaşamın önemi, fiziksel görünüş ve maddiyatın önemsizliği gibi konularda, travma öncesi döneme göre daha farklı düşünmeye başlamışlardır.
  • Travma sonrasında gelişim sağlanan dördüncü konu ise yeni olanakları değerlendirme ile beraber “şimdi ve burada”yı yaşama olarak ele alınmaktadır. Buna göre, bireyler travma sonrasında zamanı daha iyi değerlendirmeye, yeni şeyler öğrenmeye ve kendisini geliştirmeye odaklanabilmektedir.
  • Beşinci ve son gelişim alanı ise manevi alanda meydana gelen değişimler ve gelişimlerdir. Buna göre, travma sonrasında bireyler, manevi yönelimlerde bulunabilmekte ayrıca kişilerin minnettarlık davranışlarında artış görülebilmektedir.

Sonuç olarak, pozitif psikolojinin travmatik olaylara yaklaşımı psikolojik sağlamlık ve travma sonrası gelişim bağlamında ele alınmaktadır. Söz konusu bu yaklaşımlar ise umut verici ve sonuçları itibariyle sevindiricidir. Her iki yaklaşımla ilgili yapılan bilimsel çalışmalar ve deneysel araştırmalar yüz güldürücü mahiyettedir.

Dr. Tayfun Doğan

Psikolojik Danışman

Yorum Yap