Aşırı Kilolara Bir de Böyle Bakalım

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre günümüzde obezite hastası bireylerin sayısı yarım milyarı geçti ve büyük bir hızla da artmaya devam ediyor. Obeziteyi engellemek için sağlık bilgilendirmeleri artsa da şekerli gıdaların cazibeli reklamlarının da etkisiyle obeziteyle mücadelede büyük bir başarı kaydedilemiyor.

Obezite, beraberinde tip 2 diyabet, karaciğer yağlanması, kalp krizi, felç ve bazı kanserleri de getirme potansiyeli taşıyan çok tehlikeli bir hastalıktır. Kilolu insanların zayıf iradeli olduğuyla ilgili genel bir kanı varsa da bunun her durumda doğru olmayacağı bilimsel çalışmalarla gösterilmiş durumda. Her bireyin obeziteye yatkınlığı eşit düzeyde değildir. Ailenin obezite geçmişi de riskin belirlenmesinde önem taşır. Ancak şimdiye kadar ailesel yatkınlığın yalnızca yüzde 5’ini açıklayabilen gen varyantları bulunmuştur. Bu bulgular, epigenetik gibi genlerin ötesinde bir kalıtım faktörünün obeziteye yatkınlıkta etki gösterebileceğini ifade ediyor.

Epigenetik değişimler

DNA’nın metillenmesi gibi epigenetik değişimler genetik kodu değiştirmez. Gen ifadesini değiştirerek ilgili genetik kodun üreteceği proteinin miktarını etkileyebilir. Bu durum da miktarı değişen proteinin görevine göre çeşitli metabolik rahatsızlıklara sebebiyet verebilir. Yapılan farklı birçok çalışma, obezitede epigenetik değişimlerin etkili olduğunun tespit edilmesini sağladı.

Epigenetik modifikasyonlar sonucu genlerden üretilen proteinlerin miktarı değişebilir

Epigenetik modifikasyonlar obeziteye yatkınlığı belirleyebilir

Tip 2 diyabet ve karaciğer yağlanmasından muzdarip kişilerde IGFBP2 proteini üretiminin daha düşük seviyede olduğu tespit edilmiş. Bu proteinin salınımının azaldığı durumlarda çeşitli genlerde DNA metilasyonunun da arttığı gözlemlenmiş. Sonrasında genetik olarak özdeş farelerin yüksek kaloriyle beslenmesiyle yapılan çalışmalar da bazı farelerin kilo almaya ve karaciğer yağlanması geliştirmeye diğerlerine göre daha yatkın olduğunu gösteriyor. Farelerde IGFBP2 proteinini kodlayan gende yüksek miktarda metilasyon tespit edilmiş. Bu durumda karaciğerdeki IGFBP2 sentezi de ciddi oranda azalmış. Yapılan moleküler analizler bu gende gerçekleşen metilasyonun IGFBP2 sentezinde azalmaya sebep olduğunu göstermiş. Obezite hastası ve glikoz metabolizması hasar görmüş bireylerden alınan insan kan hücrelerinde de aynı epigenetik modifikasyon tespit edilmiş.

Bu çalışmada tespit edilen modifikasyon, obezite ve karaciğer yağlanmasına yatkınlığı artıran epigenetik modifikasyonlardan sadece biri. Nisan ayında yapılan diğer bir çalışma da doğumdan önce gerçekleşen epigenetik modifikasyonların çocuklardaki obezite riskini etkileyeceğini gösteriyor.

Epigenetik modifikasyonlar çocukluk obezitesini artırabilir

DNA metilasyonu embriyonel gelişimde ve farklı hücre tiplerinin oluşumunda çok önemli bir rol oynar. Metilasyon sayesinde gelişim için önemli olan genler zamanında ve yerinde işlev görebilir. Hayatın ilk aşamalarında temellenen DNA metilasyonları kararlı modifikasyonlar olsa da metilasyon seviyesinin beslenme ve yaşam tarzı gibi çevresel etkenlerden de etkilenebileceğini gösteren pek çok kanıt mevcut.

Çocukluk obezitesinin DNA metilasyonuyla ilişkisini gözlemlemek için yapılan analizler sonucunda sonucunda CDKN2A genindeki düşük DNA metilasyonunun ilerleyen yıllardaki çocukluk obezitesi riskini artırdığı gözlemlenmiş. CDKN2A geni yağ hücrelerinin üretimini düzenler. İncelemeler CDKN2A geni metilasyonunda %10’luk azalmanın dört yaşında vücut yağ kütlesinin yaklaşık 220 gram artmasına sebep olduğunu gösteriyor.

Obezitenin kaynağı aileler olabilir

Bebeklerin sahip olduğu epigenetik profilin şekillenmesindeki önemli bir faktörse anne ve babanın beslenme alışkanlıklarıdır. Ailemizden genetik özellikleri aldığımız gibi epigenetik bilgileri de alabiliyoruz.

Ebeveynlerin beslenmesinin yavrulardaki obezite riski üzerindeki etkisini gözlemlemek için fareler yüksek kalorili diyetle beslenmiş, obez olmuş ve tip 2 diyabet hastalığı özellikleri göstermiş. Bu farelerden alınan gametler yapay ortamda döllendirilerek normal diyetle beslenmiş sağlıklı bir dişi fareye yerleştirilmiş. Özellikle dişiler olmak üzere doğan yavrular obeziteye yatkın olmuş. Bu sonuç, ebeveynlerin sağlıksız beslenme alışkanlıklarının sperm ve yumurta aracılığıyla yavrular üzerinde olumsuz etki gösterdiğini belirtiyor. Gelecek nesillerin sağlığı için aileler çocuk sahibi olmadan önce kişisel bakımlarına önem vermeli.

 

Kaynak Kaynak Kaynak

Yorum Yap