
Bebeklerin Cinsel Yaşamından Bir Kesit
Birçok insan, cinsel yaşamın ergenlik döneminden itibaren başladığına ve cinselliğin sadece kişinin genlerinin yeni nesillere aktarılması amacına hizmet ettiğine inanır. Fakat bu inancın aksine, cinsel yaşam bebeklik döneminde de vardır ve bu yaşam sadece genlerin aktarılması amacına hizmet etmeyip daha önce hiç karşılaşmadığı bir dünyaya gözlerini açan bebeğin çevresini keşfetme aşamasında ve psikolojik ilerleyişinde en sık başvurduğu dayanak noktasıdır.
Birçok insanın cinsel yaşamın ergenlik döneminde başladığını düşünmesinin sebebi, insanların kendi çocukluk dönemlerindeki cinsel yaşamlarına dair çok fazla bir şey hatırlayamamasıdır. Hatta bu durumdan (çocukluk amnezisi) dolayı psikanalizin keşfine kadar çocukların cinsel yaşamı pek de incelemeye değer görülmemiştir.
“Peki, çocukların cinsel yaşamı incelenmiş de ne olmuş?” diyorsanız gelelim asıl konumuza. Hepimizin bildiği gibi, çocuklar doğdukları andan itibaren anne sütü ile beslenir ve bu yaklaşık olarak 1,5-2 yaşına kadar böyle devam eder. Bu 1,5-2 yıllık süre boyunca annesinin göğsünü emerek maddi açıdan süt elde eden bebek, psikolojik açıdan da karnı doyduğu için haz elde eder. Bu nedenle bu 1,5-2 yıl boyunca ağız bölgesi bebeklerin haz kaynağı olan beden bölgesi (erojen bölge) haline gelir. Bebekler sütten kesildiklerinde ise bu hazzı yeniden elde edebilmek için kendi vücutlarında başka bir erojen bölge arayışı içerisine girerler. Bu arayış sonunda kulak memesinin haz verici işlevini keşfeden bebek, bu bölgeyi erojen bölge olarak kabul eder ve bundan sonra sürekli kulak memesine dokunmaya çalışır. ( Kulak memesinin erojen bölge olduğuna inanmayanlara “Can Dostum” filmini izlemelerini tavsiye ederim.) Eğer dikkat ederseniz sütten yeni kesilmiş bir bebeği kucağınıza aldığınızda ellerinin ya sizin kulağınıza doğru yöneldiğini ya da elleri ile kendi kulağını tutmaya çalıştığını görürsünüz. İşte bu davranışın altında kulak memesinin erojen bölge halini alması yatar.
“Peki, neden kendi kulağı ile birlikte bir başkasının kulağına dokunmaya çalışıyor” diyecek olursanız bu soru ancak bebeklerin benmerkezci düşünce biçimleri ile açıklanabilir. Bebekler yaklaşık 7 yaşına kadar başkalarını kendileri ile özdeşleştirirler. Yani kendileri neyden zevk alır ya da neyden hoşlanırsa başka bir kişinin de ondan zevk alıp hoşlanacağını düşünürler. Bundan dolayı kendi kulağına dokunduğunda haz alan bebek, sizin kulağınıza dokunduğunda da sizin haz alacağınızı düşünerek kulağınıza doğru yönelir.
Cinsel yaşamın hassas bir konu olmasından dolayı cinselliğin insan psikolojisi üzerindeki etkisini ne yazık ki çok yeni anladık ve anlamak için hâlâ da çabalıyoruz. Ben mahremiyet çizgisini aşmadan cinsellik üzerine yapılan araştırmalara daha da önem verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Zira sürekli haberlere konu olan bu şiddetli içgüdünün psikolojimiz üzerindeki etkisi tahmin ettiğimizden de fazla olabilir.
*Devamı [n]Beyin dergisinin 6. sayısında.
Konuyla ilgili detaylı bilgi için:
• Santrock, J. (2016). Yaşam Boyu Gelişim. Nobel Yayınları
• Freud, S. (2015). Psikanaliz Üzerine. Say Yayınları
Hazırlayan: Alpay Çiller