Beyin Modeli Hafızaya Işık Tutuyor

Daha dün ne yediğinizi hatırlayamıyor musunuz ? Belki de birkaç saat önceki dersten aklınızda başlıklar dışında hiçbir şey kalmadı. Durun, hemen kendinize yüklenmeyin, o B12 takviyesini de yavaşça elinizden bırakın. Bunları bir de beyin modeliniz açısından değerlendirmeye ne dersiniz ?

Kimilerimiz geçmişte yaşadığımız olayları hatırlayamaya çalıştığımızda o anı adeta bir film karesi gibi, tüm canlılığı ve detayları ile beynimizde canlandırabilirken kimimiz yalnızca olayın özünü veya sonucunu anımsayabiliyoruz. Cortex dergisinde yayınlanan yeni bir araştırma olayları detaylı bir şekilde hatırlayabilme niteliğinin kendimize özgü beyin modelimizle ilişkili olduğunu ortaya koyuyor.

Bellek, çeşitli şekillerde alt gruplara ayrılıp sınıflandırılabilir. Bu çalışmada araştırmacılar ağırlıklı olarak dekleratif bellek, yani kısaca bilinçli bir şekilde ulaşabildiğimiz, günlük olaylardan edinilen deneyimleri içeren, davranışlarımız üzerinde isteğe bağlı olarak etkisi olabilen bellek üzerinde yoğunlaşıyor. Dekleratif belleği kendi içerisinde epizodik bellek ve semantik bellek olarak ikiye ayırmak mümkün. Epizodik bellek, zaman geçtikçe hatırlamakta zorlandığımız öznel deneyimlerimizi içerirken; semantik bellek ise uzun süreli, olgulara dayanan, dünyaya ilişkin genel ve gerçek bilgilerin depolandığı yerdir.

Rotman Araştırma Enstitüsü’ndeki ekip, yaptıkları çalışma ile bu belleklerden hangisinin ağır bastığının kişiye özgü beyin bağlantı kalıpları ile alakalı olduğunu gösterdi. Çalışmada, yaş ortalaması 24 olan 66 genç yetişkin internet üzerinden “Survey of Autobiographical Memory (SAM)” olarak adlandırılan bir ankete katıldı. SAM; epizodik, semantik ve uzamsal bellekteki bireysel farklılıkları değerlendirmek üzere 2013 yılında aynı çalışma ekibi tarafından tasarlandı. Anket katılımcıların başlarından geçmiş olan olayları ne kadar iyi hatırlayabildiklerini ölçmeye yönelikti. Kişilerin epizodik yollarla mı yoksa semantik yollarla mı anılarına ulaşma ve hatırlamaya eğilimli oldukları bu yolla değerlendirildi. Çalışmada çok uç hafıza özelliğine sahip katılımcıların sonuçları ayrı bir şekilde değerlendirmeye alınarak sonuçlardaki değişim normal ölçülerde tutulmaya çalışıldı. Anket sonrasında katılımcılar dinlenme halindeyken fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) tekniği ile beyin taramaları gerçekleştirildi. Araştırmacılar medial temporal lob ile diğer beyin bölgeleri arasındaki bağlantıya odaklandılar. Şu ana dek edindiğimiz bilgilerle medial temporal lobun hafıza fonksiyonu açısından en önemli beyin bölgesi olduğunu söylemek yanlış olmaz sanıyorum.

Çalışma sonucunda; anket sonuçları ile beyin tarama verileri ilişkilendirilerek anılarını daha detaylı şekilde hatırlamaya eğilimli (epizodik bellek) katılımcılarda beynin arka tarafında bulunan ve görsel işleme süreçlerinde rol oynayan bölgeler ile medial temporal lob arasında daha fazla bağlantı kurulduğu, bunun aksine detaylar yerine ağırlıklı olarak olgusal gerçekleri hatırlayamaya eğilim gösteren (semantik bellek) katılımcılarda medial temporal lobun organizasyon ve muhakeme gibi süreçlerde rol oynayan beynin ön kısmı ile daha fazla bağlantısının olduğu gözlendi.

memory-styles-neuroscience
Temsili görselde sarı, kırmızı, turuncu olarak renklendirilen bölgeler epizodik bellekle ilişkili iken; mavi, yeşil veya mor görünen bölgeler semantik bellekle alakalı alanları gösteriyor.

Çalışmada edinilen bulgular yaşlanma ve beyin sağlığı ile ilgili ilginç soruların doğmasına da  sağladı. Örneğin; belirli bir hafıza karakteri, ilerleyen yıllarda yaşa bağlı olarak ortaya çıkan bilişsel zayıflığı geciktirip, koruyucu rol oynayabilir mi ?

Araştırmanın başında bulunan Dr. Brian Levine’e göre; “Yaşlanma ve erken bunamada kişilerin farkına vardığı ilk bulgulardan biri olayların detaylarını hatırlamakta ki zorluktur. Şimdiye dek hiç kimse bu unutkanlığın hafıza karakteri ile nasıl bir bağlantısı olduğu üzerinde durmadı. Epizodik hafıza karakterine sahip kimseler yaşlandıkları zaman ortaya çıkabilecek hafıza değişimlerine karşı oldukça hassas olabilecekken, semantik hafıza karakteri gösterenler bu değişimler karşısında daha dirençli durabilirler.”

Yapılan araştırma hafıza karakterimiz ile beyin modelimiz arasındaki ilişki üzerine ‘genel’ bir çerçeve sunuyor. Farklı bir bakış açısı geliştirerek, bellek-beyin yapısı-kişilik bağlantısına dair çalışmalar için önemli bir rehber görevi görebilir.

Kaynak

Yorum Yap