“Güneş parlıyor, aydınlatıyor, ısıtıyor, bunun neden böyle olduğunu bilmek için hiçbir merakımız yok; ama tüm kötülüklerin, acının ve aptal insanların nedenini sorguyoruz. ”~
Ralph Waldo Emerson
Pozitifliğin gücünün hayatınızda sahip olduğu etki gerçekten şaşırtıcıdır. Olumlu düşünerek, etrafınızdaki herkes mutsuz olsa bile, yardım edemeyecek olsanız dahi, iyimserliğinizin etkisi yansır. Böylece daha mutlu, daha az depresif ve dolayısıyla yaşamınızdan daha çok memnun olursunuz. Peki, beyninizi pozitif düşünmek için eğitmek mümkün müdür?
Uzmanların yaptığı araştırmalar neticesinde size olumlu düşündürecek ve genel mutluluğunuzu artıracak birkaç basit teknik sunulmaktadır.
İşte bunlardan bazıları:
Öncelikle “Olumlu düşünür müyüm?” sorusunu sorduğunuzda aldığınız cevap size mutluluğunuzu ve aynı zamanda mutluluğunuzu geliştirebilecek diğer becerilerinizi de tanımanıza yardımcı olabilir.
Olumlu kelimeleri hafızanızda tutarak pozitifliğinizi arttırabileceğinizi biliyor muydunuz? Nedeni ise beyninize olumlu kelimeleri sık sık kullanmaya zorladığınızda bu kelimelere (anlamlarına) daha kolay erişebilir, bağlanır ve beyninizde daha kolay şekilde etkinleştirirsiniz. Hafızanızdan bir kelime ya da görüş almak istediğinizde olumlu kelimeler fazla olduğu için kolayca ilk aklınıza gelecek olanlar onlar olacaktır.
Sizin ve bir başkasının duygu durumunu değiştirmek hepimizin elinde, kelimeleri dikkatli ve özenlice kullandığımız zaman sanki sihirli bir değnek değdirmiş gibi etkili olur.
Örneğin bir sınav esnasında adayın kaç dakikamız kaldı sorusuna, gözetmenin “son 15 dakikanız” demesiyle “daha 15 dakikanız var” demesini düşünün. Her iki cümle de özünde sınavın tamamlanmasına 15 dakika olduğunu ifade etmeye çalışırken ilkinde telaş ve kaygıya yol açabileceği açıktır.
Rastgele zamanlarınızda olumlu olmak için kendinizi koşullandırabilirsiniz. Nasıl mı? Pavlov’un köpeği ile çalışmasını duymuşsunuzdur. Yiyecek olmasa bile basit bir zil sesi onun heyecanlanmasına yetiyordu. Bu etki klasik koşullandırma olarak adlandırılır. Bu iki uyaranın tekrar tekrar eşleştirildiği zaman, ilk uyaranın (besin) ortaya çıkardığı tepkinin şimdi tek başına ilk uyaran (zil) tarafından ortaya çıktığı fikridir. Bu, bizlere bile fark etmeden her zaman olur. Örneğin, çoğumuz için favori yiyeceğimiz çocukken ailemizle birlikte çocukken yediğimiz bir şeydir. Muhtemelen, ailede olmanın olumlu duygularıydı ve belli yiyecekler beynimizde eşleştirildi. Sonuç olarak, şimdi ailemizle yemek yemek mümkün olmasa bile, o yemeği yediğimizde çocukken yediğimiz hissi yaşamamız kuvvetlidir. Artık bunun farkında olarak sizi olumlu koşullayacak durumları sürdürebilirsiniz.
Olumlu düşünün, ama her zaman değil! Gerektiğinde negatif durumlar da size katkı sağlayacaktır. Üzgün olduğumuzda, üzüntü duyduğumuzda, olumsuz düşünceler ve bu düşüncelerin yarattığı duyguları göstermek, destek ve nezaketine ihtiyacımız olan insanlarla iletişim kurmamıza yardımcı olur. Haksız bir şekilde muamele gördüğümüzde ve ya öfkelenirsek, düşüncelerimiz harekete geçmemize, hayatımızda değişiklikler yapmamıza ve dünyamızı değiştirmemize yardım edebilir. Bu olumsuz duyguların, köklerini düşünmeden bir kenara itmek, olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bu yüzden, olumsuza odaklandığınızda, kendinize sorun, bu olumsuz duygu, hayatınızı geliştirecek eylemlerle sonuçlanır mı? Eğer öyleyse, o zaman saklayın. Eğer değilse, o zaman değiştirmeye çalışın.
Nasıl mı? Bi kaç örnek verebilirim.
Yıllarca süren gözlemler ve özdüşünümden sonra, yaşamın zorluklarıyla yüzleşmenin en iyi yolunun, kendinize bakabilmeniz, düşündüğünüz, hissettiğiniz ve yaşadığınız her şeyin sorumluluğunun üstlenilmesi olduğunun farkına vardım.
Örneğin, olumsuz kişilerle etkileşim halindeyseniz arkadaşınız, eşiniz, bir aile üyeniz veya birlikte çalıştığınız bir kişi gibi ve bunlarla düzenli olarak iletişim kurmak durumundaysanız, olumsuzluklarının sizi etkilemesine asla izin vermemelisiniz. En önemlisi de onların bu durumuyla ilgili onları suçlamamalısınız.
Asla hissettiğiniz veya hissetmediğiniz şeyler için sahip olduğunuz veya sahip olmadığınız şeyler için başkalarını suçlayarak enerjinizi harcamayın. Bu şekilde davrandığınız an durumunuzun kurbanı haline gelirsiniz ve zorlukları aşmak için zamanınızı ve enerjinizi kullanmak yerine, sorunlarınızda kaybolursunuz, çok karanlık ve mutsuz bir yere çok uzun bir süre sıkışırsınız.
“Eğer bir şeyden hoşlanmıyorsanız, onu değiştirin; değiştiremiyorsanız, ona olan bakış açınızı değiştirin.”
Mary Engelbreit.
1. Sahiplenme
Kurban olmaktan, suçlamaktan, yargılamaktan ve eleştirmekten uzaklaşarak, kendi düşünceleriniz ve duygularınız için tüm sorumluluğu üstlenmeye gidin. Olumsuzluklara nasıl başa çıkmanız gerektiğine dair şahsınıza ait bir yaklaşım edinin.
“Bizi başkaları hakkında rahatsız eden her şey, kendimizi anlamamıza yardımcı olur.”
Carl G. Jung
DeME: Onlar benim enerjimi tüketiyorlar; Beni mutsuz ediyorlar; Onların negatif enerjisi aklımı, bedenimi ve hayatımı kirletiyor, ama daha doğrusu…
De ki: Bu durumu avantajıma nasıl kullanabilirim? Neyi yanlış yapıyorum? Bu durumu nasıl iyileştirebilirim? Olumlu enerjimi, negatif enerjimden daha fazla hale nasıl getirebilirim? Bu durumu, kendim ve ilgili insanları için nasıl iyileştirebilirim? Tüm bunlardan neler öğrenebilirim?
2. Çekim Gücümüz
Kimi zaman beğensek de beğenmesek de yaşamımızdaki insanları, olayları kendimize çekeriz. Düzenli olarak kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Mutlu, heyecanlı, minnettar, sevecen mi hissediyorsunuz yoksa huysuz, yargısal, olumsuz ve sinirli mi hissediyor musunuz?
Kendi mutsuzluğumu etrafımdakilere yansıttığım bir dönem geçirdim ve bu yüzden görebildiğim tek şey, ortalama ve mutsuz insanlardı. Komik olan şey, mutsuzluktan mutluluğa değiştiğim an onlar da değişti.
“Ne düşünürsen ona dönüşürsün.”
Buddha.
3. Düşüncelerinizi Her Zaman Çok da Ciddiye Almayın.
Düşündüğünüz her şeye inanmayın, hayattan öğrendiğim en güçlü derslerden biri.
Hayatınızda bulunan olumsuz insanlara daha yakından bakmayı deneyin…
Onları tetikleyen şey nedir?
Onları bu kadar kötü etkileyen şey nedir?
Yaptıkları şeyler o kadar kötü mü, yoksa aklınız size hile mi yapıyor?
Akıl çoğu zaman olumsuzluklara takılır ve kişinin olumsuz özelliklerine odaklanınca, pozitif özelliklerini görmek oldukça zor olacaktır, ancak bu olumlu özelliklerin var olmadığı anlamına gelmez.
4. Odağınızı Değiştirmeyi Deneyin
Kendinize sorun: Bu insan(lar) hakkında olumlu bir şeyler bulmaya, içlerindeki iyi nitelikleri görmeye istekli miyim?
Cevapların kendiliğinden gelmesini sağlayın ve kendinize karşı dürüst olduğunuzdan emin olun.
Onlara karşı bakış açınızı değiştirmeye hazır olmadığınızı düşünüyorsanız, kendinizi bu konuda da yargılamayın. Bunu hemen yapmak istemeyebilirsiniz.
Kendinize nazik ve sabırlı olun ve doğru zaman olduğunda, bu adımı atabileceğinize inanın.
“Yapmam gerektiğinde çok zor, istediğimde ise çok kolaydır.”
Annie Gottlier
5. Başkasının Sorunlarını Kendi Sorunlarınız Haline Getirmeyin.
Kendinizin ve başkalarının iyiliği için, sorunların sizden kaynaklanmadığına ve onların olumsuzluklarına sebep olmadığınıza emin olun.
Aydınlığa ışık tutmak istiyorsanız, sorunlara değil, çözümlere odaklanırsınız.
6. Şikayet Etmeyi Bırakın.
Kendi duygularınız ve varlığınızın durumu için sorumluluk aldığınızdan emin olun.
Lütfen, olumsuzluklarının sizi ne kadar etkilediğinden şikâyet etmeyin, bu size sadece daha fazla olumsuzluk yaratır.
Kendi düşüncelerinizin ve hislerinizin sorumluluğunu üstlenin ve daha iyi hissetmek için neler yapabileceğinizi düşünün, bakış açınızı değiştirerek mevcut durumunuzu değiştirmek için neler yapabileceğinizi, tutumunuzu ve olaylara bakışınızı değiştirerek neler yapabilirsiniz.
“İnsan, geçmişin hasretçisi, geleceğin özlemcisi, yaşadığı anın şikâyetçisidir.”
Charles Bukowski
7. Pozitif Enerjinizi Yükseltin
Enerji bulaşıcıdır ve diğerlerinin negatif enerjisine odaklanmak size pozitiflik yaratmayacağı gibi var olan enerjinizi de düşürür. Olumsuz yönde davranan insanlar yerine kendinizdeki, hayatınızdaki ve çevrenizdeki sevdiğiniz şeylere odaklanarak, onlarla ilgilenerek, ertelediğiniz ve yapmaktan mutlu olduğunuz şeyleri yaparak enerjinizi daha da yükseltebilirsiniz. İki enerji de aynı anda bulunamaz, birine odaklanırsınız. Bu kadar basit.
8. Dünyanızda Görmek İstediğiniz Değişim Olun.
Kendi dünyamızın yansımasından başka hiç bir şey değiliz buna inanın. Kendinizi iyi hissettirecek hayata olumlu, neşeli şekilde yaşamaya çalışın. Bundan, olumsuz insanlar da etkilenecektir. Başkalarını değiştiremezsiniz, siz değiştiğinizde başkaları da size karşı değişecektir. Böyle durumlarda hayatınızda kalmak isteyenlerle beraber öğrenmeye devam edeceksiniz, aksini düşünenler ise hayatınızdan çıkacaktır. Akışına bırakmayı ve karşı koymamayı öğrenin. Herkes tercih etme hakkına sahiptir. Sizin gibi…
“Seçimler yapmaya mahkûmsunuz. Bu hayatın en büyük paradoksudur.”
Wayne Dyer
9.Dengeyi Kabul Edin.
Yaşamın ikiliğini anlamaya çalışın, insanların hem olumlu hem de olumsuz yönlerini kabul etmeyi öğrenmeyi deneyin. Olumsuzluklarının olmasına izin verin. Kınamayın, yargılamayın ve direnmeyin.
“Bir insan, aydınlığı hayal ederek değil, karanlığın bilincine vararak aydınlanır.
Carl Jung
Hayatta ne kadar zorluklarla karşılaşırsanız karşılaşın, ne kadar zor insanla uğraşmanız gerekip gerekmediğine bakılmaksızın, neyi yanlış yaptığını belirtmek yerine daha iyi ne yapabileceğinize bakmak sizi geliştirecek olan noktadır.
Eğer bu yazıyı sonuna kadar okuduysanız mutlu olmak için çaba harcayacak o güç fazlasıyla siz de bulunmaktadır.
Mutlulukla Kalın…