Beynin Muammaları – Nörobilim Işığında Beynimizin Sırlarıyla İlgili Son Bulgular – 1

İleri Zihin Araştırmaları

John Mack, 16 yaşında bir ergen. Günlük rutinlerinde neredeyse 3 saati aşan sürelerde dijital oyunlar oynamak var. Amerika’nın kalburüstü okullarından birine gidiyor. İri yapılı, atletik, kinayeden hoşlanan, genç kızların da hayranlığını epey kazanmış bir genç. Yalnız bir kusuru var: Akranlarını, kendi sahip olduğu avantajlardan dolayı hor görüyor ve kimi zaman zorbaca tavırlarla can yakıyor. Bunu düzeltmek üzere her yolu deneyen ebeveynleri nihayetinde soluğu, John’un öğretmenlerinden birinin tavsiyesiyle, İleri Zihin Araştırmaları merkezinde alıyor. Kendilerini karşılayan merkezin direktörü Anne Dutton, anne babasına merak etmemelerini ve doğru yere geldiklerini söylüyor.

Neden mi? Çünkü ellerinde yeni onaylanmış muazzam bir tedavi! var. Bir çeşit tedavi. Bu, dijital ilaç kapsamındaki 2 saatlik bir oyun aslında. John gibi çocuk ve ergenlerin sıklıkla yaşadıkları sorunlara, onların en çok ilgilendikleri yollarla çare olmaya çalışan merkez yöneticisi bayan Dutton, insanlar üzerinde başarılı denemelerden sonra onay alabilir hale gelen dijital ilaç olarak lanse edilen bu tip terapi odaklı oyunların John gibi çocukların davranışlarını, alacağı diğer terapileri destekleyici şekilde, düzeltebileceklerini söylüyor. Tabi ki bu çok zahmetli ve ekip işi isteyen hassas bir süreç. Gerçekten dijital ilaçların böylesi etkileri olacak mı gelecekte göreceğiz.

Konuyla ilgili bilimsel gelişmelerle dair ileri okuma yapmak isteyenler kaynakça kısmına göz atabilirler.

 

Merhaba!

Yukarıda okuduğunuz iki vaka benim kurgum. Ancak gerçek bilimsel gelişmelere dayanıyorlar. Birkaç sene içinde bu tip tedaviler onay alıp belki halka açılacaklar. Belki de deneysel süreçleri tamamlayamayıp bir başka tedavi yöntemi için sil baştan yapacaklar herşeyi.

Çocuklardan başlayıp, Alzheimer hastası büyüklere kadar farklı duygu durum bozukluklarının tedavileri için nörobilimciler harıl harıl çalışıyorlar. Zihinsel bozukluklarının merkezlerini, gelişen görüntüleme teknolojileri sayesinde nokta atışıyla saptıyorlar artık. Henüz şizofreniyi tedavi edemeseler de, beyne takılan ufak bir sonda yardımıyla Parkinson hastalarının mustarip olduğu titreme atakları neredeyse son buluyor. Konuyla ilgili bir videoyu buradan izleyebilirsiniz.

Ergenlik çağındaki, kimi zaman uçlara varan psikolojik değişimlerin, aslında beynin nöral yapısının değişmesinden kaynaklandığının anlaşılması daha çok yeni. Bu sayede ergenlere özel stres kontrolü, öz-değer ve öz denetim pratikleri geliştirilmeye başlandı. Böylelikle beynin ürettiği ve nöron yerleşim ve dağılımlarını kontrol eden hormonlar da rahat bir nefes aldı. Herşeyin suçlusu olan bu hormonlar (!), kendilerine verilen görevi yerine getirirken, neden-sonuç ilişkisinden bağımsızca ve fütursuzca hareket ediyorlar. Ancak artık bunları da kontrol etmek mümkün.

Mesela uzun süre düzenli meditasyon yapan insanların amigdalalarında gri madde azalmasına neden olduğu, bu yüzden de çok daha dengeli bir duygu-durum düzeyine sahip olup, stresin uğramadığı bir beyin yapısına kavuştukları oraya çıkıyor. (Konuyla ilgili ileri okuma yapmak isteyenler kaynakça bölümüne bakabilirler)

Daha neler neler!

Zihinle kontrol edilen uçaklar mı istersiniz, kopan kolun yerine takılan robotik kolu, kas yapısı müsait olmadığı için zihniyle hareket ettiren insanlar mı? Yaptıkları düzenli zihinsel pratiklerle sene sonu sınavlarında okul ortalamasının çok üstünde not alan bir sınıf mı daha merak uyandırıcı, yoksa 15 yıllık bir bitkisel hayattan sonra, vagus siniri uyarımı tekniğiyle uyanan 35 yaşındaki bir hasta mı?

Bilim, hele ki böylesi, yarattığı teknolojilerle insan ömrünü uzatıyor, daha kaliteli hale getiriyor.

Şimdilik bir ara verelim, hazmedelim. Devam edeceğiz.

Daha aydınlık bir dünya için bilimle kalın, hoş kalın!

KAYNAKÇA

Yorum Yap