Dumandan İnternete, İletişimin Tarihsel Süreci

İnsanlar tarih boyunca birbirleri ile haberleşmek için birçok yöntem geliştirdi ve kullandı. İlk insanlar, birbirlerine yüksek sesle, bağırarak ulaştılar. Yeni formüller, icatlar ve teknoloji sayesinde, bağırarak seslenme ile başlayan iletişim ya da haberleşme, teknoloji çağını yaşadığımız bugünlerde bir ‘tık’ mesafesine kadar indi. Duman, davul, güvercin, telgraf, matbaa, telefon ve internet. İşte, iletişimin tarihsel süreci.

İletişim, insanoğlunun zorunlu ihtiyacıdır. Geçmişten günümüze insanlar, çeşitli yollar kullanarak haberleşmeye çalıştılar. Teknolojinin de gelişmesiyle, insanoğlu iletişimi kolaylaştırmak adına yeni yollar buldu kendine.

İnsanlığın ilk çağlarında iletişim adına yalnızca ses vardı. İnsanlar birbirlerine yalnızca seslenerek haberleşebiliyorlardı. Bu nedenle konuşma, iletişim ve haberleşmenin başlangıcı oldu.

Devirler değişim gösterdikçe, iletişimin de farklı yolları ortaya çıkmaya başladı. ‘Bağırarak’ haberleşme yöntemi mesafe olarak çok kısıtlı kaldığından, haberleşmeyi daha uzak mesafelere taşımanın yollarını aradılar insanlar. Ses çıkarmanın başka yollarını keşfetmeye başlayan insanoğlu, davullarla, daha uzak mesafeye haber göndermeyi fark etti önce. Sonrasında daha da uzağa, uzak tepelere haber ulaştırmak için ateş ve dumanın kullanılması süreci başladı. Ateş ve dumanla haberleşmenin keşfi, bu anlamdaki ilk gelişim basamağı olarak kabul edilebilir.

Görsellik Devrede

Antik çağlarda insanlar, iletişim adına yeni yollar keşfetmeyi sürdürdüler. Bu anlamda, görsellik devreye girdi. İnsanlar, anlatmak istediklerini duvarlara çizdikleri figürlerle aktarmaya başladılar. Mezopotamya’da çivi yazısı kullanılırken, M.Ö. 3000’e doğru gelindiğinde, dönemin büyük medeniyeti Antik Mısır’da hiyeroglifler kullanılmaya başlandı. Bugün Mısır’da piramitleri ve tapınakları ziyaret ettiğinizde o izleri görebilmeniz mümkün.

Yazıyla haberleşmenin gelişimi, tarihin en önemli olaylarından birinin meydana gelmesine sebep oldu ve matbaa icat edildi. M.S. 1045’te Çin’de ortaya çıktı matbaa. İlk denemeler porselenden harflerle yapıldı. Süreç, Gutenberg’in matbaa makinesini icadıyla yeni bir boyut kazandı.

Yeni Buluşlar

İnsanoğlu ses, ateş, duman, çivi yazısı, hiyeroglif, posta güvercini, mektup derken, yeni bir icada selam durdu; Telgraf.

Fransız Claude Chappe, 1793 yılında uzak mesafelerle haberleşmeyi sağlayan bir cihaz geliştirdi ve adını telgraf koydu. Elektriğin icadı ve yaygınlaşması ile birlikte, ilk ‘elektrikli telgraf’ 1837’de kullanıldı.

1843 yılında ise Amerikalı bir ressam olan Samuel Morse, günümüzde hala geçerliliğini koruyan Mors Alfabesi’ni insanoğlu ile buluşturdu.

1876 yılı, iletişim/haberleşme adına en ciddi adımlardan birinin atıldığı yıl oldu. Alexander Graham Bell, elektrik telleri üzerinden ilk kez bir ses iletmeyi başardı ve bu icadına Tele-Phone, yani “Uzaktan Konuşma” adını verdi. Telgraf, kablo ile bilgileri yazılı olarak bir yerden bir yere iletebilirken telefonun, kablo ile direk sesi iletebiliyor olması insanları oldukça etkiledi ve Amerika sokaklarını telefon direkleri ve kabloları sarmaya başladı. Fakat ilk telefon ile ortaya çıkan santral sorunu görevli memurlar ile giderilmeye başlandı. Merkez santrale bağlanan insanlar santral memurları ile konuştu ve memurlar iki hattı kablo ile birbirine bağlayarak haberleşme gerçekleştirdiler.

Santralsiz telefon dönemini ise Stowger adında, cenaze malzemesi satışı yapan bir tüccar başlattı. Bir başka cenaze malzemesi satan bir adamın eşi santral şirketinde çalıştığından dolayı Stowger müşterilerini kaptırıyordu. Bu duruma çare arayan Stowger, çözümü santralsiz telefon icat etmekte buldu.

Takvimler 1894 yılını gösterirken, Fransız Limuere Kardeşler, ilk sinema makinesini icat ettiler. Böylece herhangi bir görüntünün kayıt edilmesi, arşivlenmesi ve yeniden gösterilmesi mümkün hale geldi.

1900’lü yılların hemen başında, Kanadalı Reginald Fessenden, radyo aracılığı ile ses iletimi sağlayan ilk kişi oldu. İlerleyen yıllarda telefon ve radyo çoğu evde yerini almaya başladı ve iletişim çok daha yaygın hale geldi.

1922’de Alman Korn, elektrik telleri aracılığı ile görüntü/fotoğraf gönderebilen ilk faks makinesini icat etti.

1926 yılında İskoç bilim adamı John Logie Baird’den, iletişime yepyeni bir yön verecek bir buluş geldi. Görüntüyü, radyo dalgaları kullanarak çok uzaklara bile gönderebilen; Televizyon.

Bilgisayar Çağı Açılıyor

1946 yılına gelindiğinde, Amerikalı J. Eckert ve John Mauchly askeri amaçlara hizmet etmesi planlanan yeni bir cihazı ortaya çıkardılar; ENIAC. Bu, elektrikle çalışan ve elektronik veri işleme kapasitesine sahip, bilinen ilk bilgisayar oldu. ENIAC, 30 ton ağırlığında, 4 apartman dairesi büyüklüğündeydi ve içinde 18.000 elektronik tüp bulunuyordu.

ABD’nin teknoloji alanında gösterdiği gelişim, parmak ucunu uzaya kadar uzatmaya başladı ve ABD 1962 yılında, tarihin ilk iletişim uydusu olan TELSTAR’ı fırlattı. TELSTAR’ın yörüngedeki yerini almasıyla, kıtalararası iletişim mümkün hale geldi.

70li yılların ortalarında, yine ABD’de üniversiteler arasında bilgi transferi sağlama amacı ile ARPA adında bir haberleşme sistemi geliştirildi. Bu sistem sayesinde, aynı şehirdeki bilgisayarların birbirlerine bağlanabilmeleri mümkün oldu.

1981’de IBM, ilk kişisel bilgisayarı (PC) üreterek devrim niteliğinde bir adım attı.

1985’te, ARPA adıyla ortaya çıkan sistemin ismi, “Bilgi otobanı” anlamına gelen INTERNET olarak değiştirildi.

1990, teknoloji ve iletişim çağının bir başka ‘dönüm noktasına’ ev sahipliği yaptı. Yaşadığımız çağın belki de en önemli yapıtaşı olan World Wide Web, yani WWW sistemi doğdu.

Akıllı Telefonlara Uzanan Dönem

Bu kısımda telefonun evrimine biraz dokunmak lazım. Bell’in geliştirdiği telefonun hemen ardından ilk ahizeli telefon piyasaya sürüldü. Ahizeli telefonun en büyük özelliği ise dinleme ve konuşma için iki ayrı mekanizmanın bulunmasıydı.

Radyo dalgaları kullanılarak iletişim sağlayan cihazın adı ise telsiz oldu. Daha sonra telsiz sistemi kullanılarak ilk telsiz telefon üretilerek satışa sunuldu. Tüm bu gelişmeler sırasında ise Amerika ve İngiltere arasında ilk telefon hattı döşendi ve ilk okyanus ötesi telefon görüşmesi yapıldı.

Santral sisteminin her geçen gün otonom hale gelmeye başladığı dönemlerde çevirmeli telefon ağlarının da sonu gelmeye başladı. İşte bu dönemler tam da 1960 dönemlerini göstermekteydi. İlk tuşlu telefon dönemi de 60’lı yıllara dayanır. Elektronik teknolojisinin büyük patlaması sonucu ilk tuşlu telefon üretildi ve hemen ardından piyasaya sürüldü. Bu süreç, evlerde kullanmaya başladığımız ilk elektronik telefonun da başlangıcını oluşturuyor.

80li ve 90lı yıllara gelindiğinde elektronik sistem ile donatılmış telefonlar hem hafif hem de ergonomik yapıya kavuşmuş oldu. Tuşlu telefonların sonrasında ilk ekranlı ev telefonları üretildi. 1983’te, Martin Cooper tarafından ilk cep telefonu tasarlandı ve Motorola tarafından üretildi. Cihazın bir ekranı yoktu ve şarj olma süresi yaklaşık 10 saatti.

Radyo ve uydu frekanslarının gelişmeye başladığı bu dönemde telefonun bir de arabalara eklendiği dönem var. 90lı yıllarda büyük pazar oluşturan araç telefonları, ilk cep telefonlarının piyasaya sürülmesi ile kısa sürede ortadan kalktı elbette.

90lı yılların bir diğer iletişim aracı ise çağrı cihazıydı. Operatörü arayıp bir mesaj bırakıyor ve bıraktığınız bu ‘kısa mesaj’ numarasını belirttiğiniz çağrı cihazına iletiliyordu.

“Kısa mesaj” demişken, ilk SMS, 3 Aralık 1992’de Vodafone’da çalışan mühendis Neil Papworth tarafından dönemin Vodafone yöneticisi Richard Jarvis’e gönderildi. Tarihteki ilk kısa mesajda ise “Mutlu Noeller” yazıyordu. Papworth, kişisel bilgisayarından gönderdiği mesajına yanıt alamadı çünkü o dönem cep telefonları kısa mesaj gönderemiyor, sadece kısa mesaj alabiliyordu.

2000li yılların hemen başlarında, SMS çılgınlığına MMS eklendi. MMS’in, SMS’ten farkı, mesajınıza görüntü veya ses ekleyebilmenizdi.

Bugünün akıllı telefonlarına uzanan ve ilk cep telefonuyla başlayan süreç yaklaşık 20 yıl sürdü. Teknolojideki gelişim ve akıllı telefonlarımıza yüklenen çok çeşitli mobil uygulamalar, hayatımızda büyük yer kaplamaya başladı ve vazgeçilmez oldu. Bugün çeşitli yazılımların da aracılığı ile tek bir dokunuşla görüntülü konuşabildiğimiz bir dönemde yaşıyoruz.

Kronolojik olarak baktığımızda işler kısaca böyle gelişti diyebiliriz. Tabii bu dönüm noktalarını, basit bir cümleye sığdırmak zor. İnsanoğlunun iletişimi ve bu iletişimin gelişmesinde binlerce yıllık mazi var.

Yüzyıllar önce tek bir mesaj için aylarca, hatta belki yıl boyunca bekleyen insanoğlu, akıllı telefonların da sayesinde şimdi birkaç saniyede binlerce kilometre ötedeki tanıdığına ulaşabiliyor. Hem de tek tıkla!

Yorum Yap