
Eğitimde Üçüncü Dalga
İnsanlık tarihi sınıflandırılırken birçok referans noktası alınıp, çeşitli şekillerde bölümlere ayrılmıştır.
Bu bazen İsa’nın doğumudur. Bazen yazının icadı olmuştur.
Alvin Toffler, Üçüncü Dalga adlı eserinde insanlık tarihini üç bölümde sınıflandırılmıştır. birinci dalga, tarım devrimi ile avcı ve toplayıcı dönemin yerine geçen toplumdur. Yaşamın merkezi köydür. Çin, Hindistan, Eski Yunan, Roma ve Meksika’ya (Aztek ve Maya) kadar dünyanın çeşitli yerlerinde uygarlıklar kurulmuştur. Birinci dalga toplumunda ekonomik, kültürel, ailevi her unsurun temeli tarımsal üretime dayanır. İnsan doğanın bir parçası olmaktan çıkmış doğayı kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya başlamıştır.
İkinci dalga sanayi devrimi sonrasındaki toplumdur. İkinci dalga toplumu, merkeze toprak yerine fabrikayı almıştır. Bu sistem fabrikada çalışmaya hazır, oradan oraya sürüklenecek ufak ailelere gereksinim duyar. Bu yüzden geniş ailenin yerini çekirdek aile almıştır. Sanayi toplumunda etkin bürokrasi iktidarı ve iktisadı meşrulaştırmıştır. Sanayi toplumunda standartlaştırma, merkezcilik ve eş zamanlılık en önemli yapılardır. İkinci dalga toplumu kitlesel üretime, kitlesel dağıtıma, kitlesel tüketime, kitlesel eğitime, kitlesel imha silahlarına dayanır.
Üçüncü dalga, sanayi sonrası toplumdur. Çoğu toplum 1950’lerden başlayarak üçüncü dalga toplumu olan bilgi toplumuna doğru ilerlemektedir. Sanayi toplumunda, güç noktasındaki buhar makinesinin yerini bilgisayarlar almıştır. Fiziksel emeğin ikamesinden daha önemli olan, zihinsel ikamedir. Ekonomik sermayenin yerini de entelektüel sermaye almıştır. Alvin Toffler’e göre eğitim, ikinci dalga sanayi toplumu sırasında uyumu hızlandırmak, fabrikaya adaptasyon sağlamak amacıyla yaygın ve örgün olarak İngilizler tarafından başlatılmıştır. Toffler fabrikayı model alarak düzenlenen kitle eğitiminde okuma-yazma, hesap ve biraz da tarih öğretildiğini belirtir. Görünen ders programının dışında çok daha önemli olan gizli bir ders programı vardır. Burada üç şey öğretilir. Her şeyi zamanında yapmak, söz dinlemek ve gösterileni kafa kullanmadan formülize ederek ezbere yapmak. Fabrika hayatı, özellikle montaj düzenine göre kurulmuş olana, işçinin zamanında gelip gitmesine ve makinenin başında aynı şeyi tekrar tekrar yapmasına dayanıyordu. Sanayi toplumunun eğitimi buna göre hazırlandı.
Bilgi toplumunda yenilik (innovation) en önemli değer olarak ortaya çıkmaktadır. Her proje için gereken eğitim ve beceriler nispeten farklı olabileceğinden, eğitim, özellikle sürekli eğitim bilgi toplumunun en önemli temel dinamiklerinden birini oluşturmaktadır. Çalışanlar becerilerini sürekli geliştirmek ve çeşitlendirmek, çalışma yaşamları boyunca birden fazla mesleği yapmaya hazır olmak zorundadırlar. Aksi takdirde, çok iyi örgün eğitim görmüş olan kimseler bile yeni ekonomide işsiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Türkiye’de 1990’lardan sonra bilgi toplumuna doğru geçiş yaşanmaktadır. Toplumun yaşam biçimi ve değerleri yeni oluşan post-modern duruma göre şekillenmektedir. 2 Haziranda gerçekleşen Liseye Geçiş Sınavı matematik soruları incelendiğinde, aynı formülü kullanarak değişik problemleri çözmek gibi, bir fabrikada belirli bantta tekrar işlemleri yapmaktan ziyade, analiz yeteneği isteyen, muhakeme gerektiren sorular sorulmuştu. Türkçe soruları ise okuma becerileri ve okuduğunu anlamaya dayalıydı. Milli eğitim bakanlığı hazırladığı sorularla eğitimde üçüncü dalgayı başlattı.