Enstrüman Çaldığımızda Beynimizde Ne Olur?

Müzik dinlemek; önceki yazılarımızda bahsettiğimiz gibi kişilerin ruh halini, düşüncelerini ve sağlığını etkileme gibi birçok olumlu katkı sağlama potansiyeline sahiptir. Ancak müziği icra etmek, dinlemenin de ötesinde bedenimiz üzerinde güçlü etkiler gösterebilir.

Müzikle uğraşmak stresi ve dolayısıyla kaygı bozuklukları ile depresyonu azaltır. Kan basıncını ve kalp ritmini düşürebilir. Bağışıklık yanıtlarını güçlendirip virüslerle savaşmaya yardımcı olabilir.

Sinir sistemimiz, müzikle koordine olabilecek şekilde tasarlanmıştır. Müziği hem dinleyebilir, hem aynı anda dans edebilir, hem de eşlik ederek şarkı söyleyebiliriz. Ancak müziği bir enstrümanla profesyonel olarak icra etmek yıllar içinde alıştırma yapılarak kazanılan daha karmaşık bir yetenektir. Enstrüman çalma faaliyetinde iki elin koordinasyonu ve işitsel sistem ile motor sistemin etkileşiminin gerçekleşmesi gerekir.

Enstrüman çalmak beyni değiştiriyor

Yapılan araştırmalar, uzun süre müzik icrasıyla uğraşan kişilerinin beyinlerinde yapısal ve fonksiyonel değişiklikler oluştuğunu gösteriyor. Bir müzisyen enstrüman çalmak için birkaç yıl harcadığında beyninde işitsel ve motor sistemler arasındaki bağlar güçlenir. Ayrıca müzik icrası sırasında iki elin de ayrı kullanılması gerektiği için sık alıştırma yapan kişilerin beyinlerinde iki eli kontrol eden motor bölgeler arasındaki bağlantılar zayıflar. Bu da müzisyenlerin ellerini birbirinden bağımsız kullanarak o enstrümanı daha iyi çalabilmelerine olanak sağlar.

Beynin sağ ve sol hemisferini birbirine bağlayan “corpus collosum”un da müzisyenlerin beyninde daha geniş olması, bu iki kısım arasındaki iletişimin müzisyen olmayanlara göre daha güçlü olabileceğini düşündürüyor.

Beynin iki hemisferini birbirine bağlayan corpus collosum, müzisyenlerin beyninde normalden daha geniştir.

Yaşlılığın etkilerini hafifletebilir

Müzik eğitiminin beyinde sebep olacağı değişimler sadece gençlikte değil yaşlılıkta da görülür. Beynin genç yaştaki müzik eğitimiyle geçirdiği değişiklikler yaşlılığın getireceği bazı olumsuzluklardan korunmayı sağlayabilir. Yaşlılıkla birlikte bilişsel fonksiyonlarda gerileme gözlenir. Ancak bir enstrümanı çalmak için uzun yıllar uğraşmak, beyinde farklı bağlantılar oluşmasına sebep olarak yaşlandıkça gerçekleşen bilişsel geriliklerin telafi edilebilmesini sağlar. Ayrıca geç yaştaki müzisyenler genç müzisyenlerde olduğu gibi konuşma sinyallerini müzikle ilgilenmeyen akranlarına göre çok daha net ve ayrıntılı algılayabilirler.

Müzik icra etmeye çalışan biri, çıkarmaya çalıştığı sesleri üretebilmek için enstrüman üzerinde hassas hareketler yapar. Bu faaliyet, beynin sesleri algılamasını müziği dinlemekten farklı bir şekilde değiştirir. Enstrüman çalmakla uğraşan kişilerin dinleme ve duyma yetenekleri de kısa zamanda gelişme gösterir. Bu bulgunun da uzun yıllar müzikle uğraşmış kişilerin beyinlerinde neden yaşlılıkta dinleme yeteneğinin korunduğunu ve yaşa bağlı bilişsel gerilemelerin azaldığını açıklamada önemli bir adım olduğu düşünülüyor.

Çocuklukta başlamak en iyisi

Beynin yapısındaki bu değişiklikler “plastisiteden” kaynaklanır. Beyin, yaptığımız eylemlere göre her yaşta değişebilme ve bu değişikliği uzun süre koruyabilme potansiyeline sahiptir. Ancak değişime en açık olduğumuz dönem çocukluk yıllarımızdır. Bu nedenle enstrüman çalmayı da en rahat çocukluk yıllarında öğrenip en net faydayı çocukluk döneminde görebiliriz. Enstrüman çalmakla uğraşan çocuklarda beynin iki hemisferi arasındaki bağın güçlenmesi sonucu duyma, motor, bilişsel ve sosyal becerilerde gelişme gözlenir. Bu çocukların beyinlerinde görülen kortekste kalınlaşma; yürütücü işlevler, hafıza, dikkat kontrolü ve gelecek için plan yapmayla ilişkilidir. Bu nedenle müzik eğitimi alan çocuklar daha uzun dikkat süresine ve duyguları üzerinde daha büyük etkiye sahiptir. Ayrıca bu çocuklar kaygı bozukluklarına daha az yatkındır.

Çocukluktan itibaren bir enstrümanla uğraşmak beyin için en olumlu etkileri sağlar.

Müzik herkesi aynı şekilde etkilemeyebilir

Ancak müzik eğitimi herkesin beyninde aynı şekilde değişiklik yapmaz. Bireylerin müziğe yatkınlığı eğitimden daha fazla önem taşır. Müziğe yatkın olmayan kişiler alıştırma yapsalar da yeterince iyi sonuç alamayabilirler.

Yatkınlıklar müzik konusunda yetenekli olan kişilerde de farklılık gösterebilir. Aynı enstrümanı çalıyor olsalar bile aslında her müzisyen kendi stratejisini uygular. Nota okuyarak enstrüman çalmayla kulaktan duyarak çalma da beyin açısından farklılık gösterir. Araştırmalar duyarak çalanların daha güçlü bir hafızaya sahip olduklarını gösteriyor.

Müzisyenin müzik dinleme tecrübesi de farklı

Enstrüman çalanların beyninde zamanla gerçekleşen değişimler, müzisyenlerin müzik dinleme tecrübelerini de etkiler. Müzik icrasıyla uğraşan kişilerin beyni dinlenen müziğe daha simetrik yanıt oluşturur. Yani müzik dinlendiğinde beyinlerinde iki hemisfer arasındaki uyum müzisyen olmayanlara göre daha fazladır. Bu tecrübe, çalınan enstrümana göre de farklılık gösterir. Org ve piyano gibi enstrümanları çalanların beyni telli çalgılarla uğraşanlara göre de daha simetrik yanıt oluşturur. Bunun sebebinin de piyano gibi enstrümanları çalmanın diğerlerine göre elleri daha simetrik kullanmayı gerektirmesi olduğu düşünülüyor.

Enstrüman çalarken genlerimiz etkileniyor

Müzisyenler enstrüman çaldığında gen ifadesinde de değişimler gözlenir. Dopaminerjik sinir iletimi, motor davranışları, öğrenme ve hafızayla ilişkili genlerin aktivitesi artar. Ayrıca, aktivitesi artmış bazı genler sinirsel fonksiyon ve korunma için gerekli olan biyolojik yolaklarda görevlidir.

Araştırmalar, müziğin hayatımızdaki önemli rolünü gözler önüne seriyor. Müziğe vakit ayırmak bizi hayatın her alanında olumlu olarak etkileme potansiyeline sahip. Bu nedenle her zaman hayatımızda müziğe yer olmalı…

 

Kaynak Kaynak Kaynak

Yorum Yap