Farklı Diller Arasındaki Benzerliklerden Beyin mi Sorumlu?

Araştırmacılar, beynin verimli bilgi işleme tercihine bağlı olarak, farklı diller arasındaki benzerliklerden sorumlu olabileceğini bildirdiler.

Bugün dünyada yaklaşık 7.990 farklı dil konuşulmakta. Ancak bazı bölgelerde azalan nüfusa bağlı olarak, bu dillerin üçte birinin nesli tükeniyor. Dünya üzerinde yalnızca 23 dil, küresel nüfusun yarısından fazlasını temsil etmekte.

Araştırmacılar yıllardır, farklı lisanlarda görülen benzerliklerle ilgileniyorlardı. Arizona Üniversitesi araştırmacısı Masha Fedzechkina liderliğindeki yeni bir araştırma, bu benzerliklerden bazılarının insan beyninin verimli bilgi işleme tercihine dayalı olabileceğini öne sürüyor.

Fedzechkina; “Dünya dillerine baktığımızda, yüzeysel olarak çok farklı olduklarını görürüz. Ancak diller arası genellemeler olarak adlandırılan pek çok ortaklığı barındırıyorlar” dedi.

“Çoğu teori, dillerin bu tür evrensel niteliklere sahip olmalarının nedenini, insan beyninin bunu bir şekilde kısıtlamış olması nedeniyle kabul ediyor. Eğer bunun sebeplerini anlarsak, dil bilimlerinde ana sorulardan biri olan dilin insan beyni tarafından nasıl edinildiğini veya işlendiğini anlatabiliriz.”

Fedzechkina ve ekibi, İngilizce konuşan iki kişiye her biri üç günlük bir süre boyunca, deneycilerin tasarladığı farklı bir minyatür suni dilde öğretilen bir araştırma yaptı. İki dil birbirinden farklı yapılandırılmıştı ve burada önemli olan şey, katılımcıların ana dili olan İngilizce gibi yapılandırılmamış olmasıydı.

Her iki grupta da katılımcılara aynı fikirleri ifade etmenin iki farklı yolu öğretildi. Daha sonra sözlü olarak test yapıldığında bu katılımcıların, “bağımlılık süresi” ile öğrenilen bazı ortak ifadeleri kullandıkları görüldü. Bu sonuçlar, ezici üstünlükteydi.

Bulgu, dil bütünlüğünün, insan beyninin “kısa süreli bağımlılıklar” için doğuştan gelen tercihi olarak yorumlanabilir.

Fedzechkina; “Bağımlılıklar ne kadar uzun sürecek olursa, hafıza kısıtlamaları yüzünden anlaşılması zorlaşıyor. Diller genelinde bakarsak, bu sözcük kavrama alışkanlıklarının beklenenden daha kısa bağımlılık eğilimi gösterdiğini saptadık. Bu araştırmayı, ikisi arasındaki neden-sonuç ilişkisi için yaptık” dedi.

Yapay Diller Bizlere Ne Öğretebilir?

Araştırmacıların yapay dilleri kendi çalışmaları için kullanma kararı stratejiktir.

Fedzechkina; “Geleneksel olarak, dilbilimciler farklı kültürlere giderek farklı dillerin yapılarını belgeleyerek diller arası evrensel eğitimler üstlendiler ve daha sonra diller arasındaki ortak noktaları araştırdılar. Bu araştırma, bu evrensel varlıkların niçin var olduğuyla ilgili birçok teori ortaya çıkardı, ancak dezavantajları var ve bunlardan biri, beyni teşvik etmek” dedi.

“Örneğin, İspanyolca ve İtalyanca gibi dillere bakarsanız, çok fazla yapısal ortak özellik paylaşıyor. Bu ortak özelliklerin sebebi, iki dilin de kaynağının Latince olması. Ayrıca, coğrafi olarak birbirleriyle ilişkili olan diller, örneğin tarihsel olarak da olsa, nüfus hareketlerinden dolayı yapıları da paylaşıyor. Bu tarihsel ve coğrafi bağımlılıkları hesaba kattığımızda, dil ögeleriyle ilgili hipotezleri inandırıcı bir şekilde test edecek kadar bağımsız veri noktamız olmayabilir.”

Bu bulgular, araştırmacılara dilin yapısı ve edinimindeki rolü hakkında şüphesiz daha sağlıklı fikirler de verecektir.

Kaynak

Yorum Yap