Korkunç Şeyler İzlerken Dikkatli Olmalı Mıyız?

Cadılar Bayramı’nda gördüğünüz ürkütücü kostüm size eğlenceli gelebilir. Çoğu insan, heyecan verici oldukları gerekçesiyle korku filmi arar durur. Ancak dehşet verici görüntülere maruz kalmanın belirli dezavantajları olabilir.Özellikle çocukken izlediğiniz korku filmleri ya da TV şovları, zihninizde uzun süre olumsuz anlamda yer edebilir.

Şimdilerde, Michigan Üniversitesi’nde yer alan yeni bir çalışmaya göre, korkutucu görüntü ve hikâyelere maruz kalmanın sebep olduğu başka olası durumlar da vardır. Ayrıca, bunlara gösterilen tepkilerin uzun vadeli etkileri olması da mümkün.

Ürkütücü içeriklere verilen korku tepkilerine dair bir erken dönem çalışması

1999’da, Michigan Üniversitesi ve Wisconsin Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, çok sayıda yetişkinin çocuk ya da ergenken izlediği korku filmleri ve rahatsız edici televizyon programlarını hâlâ tedirginlik ve endişeyle anımsadığını ortaya koydular.

Bunlarla baş etme yolları yaşlara göre farklılık gösteriyordu. Çocuklar, odadan kaçma ya da gözlerini kapama eylemlerinde bulunurken -ki yetişkinken dahi bunu yapanlar var- yetişkinler, bilişsel yeteneklerini kullanarak kendilerini bunun sadece bir film olduğu veya gerçek hayatta asla olamayacağı konusunda ikna etmek suretiyle kendilerine bir tür bilişsel terapi uyguladılar.

Ürkütücü içeriklere verilen korku tepkilerine dair yeni çalışma

Bu araştırma bulgularını genişletmek üzere, Michigan Üniversitesi Toplumsal Araştırma Enstitüsü İletişim Çalışmaları Bölümü’nde yeni bir araştırma yapıldı. Buna göre, 200’den fazla yetişkine zihinlerinde dolaşıp duran ve rahatsız edici duygular uyandıran medyadaki korkutucu karakterler hakkında soruldu.

Yetişkinlerin %93’ü, çocukken böyle bir durumu deneyimlediğini ifade etti. Buna örnek olarak sıklıkla zombiler ve uzaylılar gibi “doğaüstü canavarlar”ı gösterdiler. Etkiler vahimdi: %39’u uyku ve yeme düzenlerinin bozulduğunu söyledi. Bu çocukluk korkusunun uzun yıllar devam eden yansımaları da vardı. Yetişkinken bunu deneyimleme oranı %72’ydi. Gençler ve yetişkinlere göre, bu korkutucu deneyimler mide bulantısı, kalp çarpıntısı ve ölüm korkusuna neden olabiliyordu.

Çalışma, eğlenceli video yayınları ve hep yayında olan haberlere maruz kalma gibi ek medya görüntüleme imkânlarının korkutucu olaylara maruz kalmamızı nasıl artırdığını gösteriyor. Örneğin, Dünya Ticaret Merkezi’ne düzenlenen şiddetli saldırıların sürekli olarak yayımlanan multimedya görüntüleri genç ve yetişkinlerin korkularının artmasına neden oldu (11 Eylül 2001 saldırılarının Michigan’daki intihar girişimi vakaları bağlamındaki etkilerine dair çalışma, şu sayfada bulunabilir).

Korkutucu içerikleri izlemekteki sınır ne olmalı?

Şu bir gerçek ki korkunç şeyler biz insanlara cazip geliyor. Öyle olmasaydı sinema ve televizyon endüstrisi bu üretime bir son verirdi. Peki, bunları ne kadar izlemek yeterli ya da fazla? Hangi noktada bu korkuyla başa çıkmak boyumuzu aşar?

Bu aslında her birimizin bireysel olarak karar vermesi gereken bir karar.

Kaynak

Yorum Yap