Müzik Zevklerimiz Ne İfade Ediyor?
Hepimizin müziğe karşı ilgisi farklıdır. Farklı tarz müziklerden zevk alabiliriz veya hiç müzik sevmeyebiliriz. Müzik zevklerimizdeki farklılıklar bilincimiz hakkında bilgi sağlayabilir.
Müzik kulağının oluşmasında genlerin etkisi var
Müzik yeteneğimizin ve kulağımızın farklılık gösterebilmesi kısmen genetik yapıyla ilişkilidir. İnsanlar sesi iç kulaktaki titreşimlerin işitme kılları tarafından algılanıp elektrik sinyalleri olarak beyne iletilmesiyle algılar. Bu işitme yapılarının işlevinde rol oynayan GATA2 ve PCDH15 gibi genlerin müzik yeteneğinin gelişiminde rol oynadığı düşünülüyor.
Müzik sevmeyen insanlar
Ancak bazı insanların hiç müzik dinlemediğine ve hiçbir müzik türünü sevmediklerine şahit olabiliyoruz. Bu durum doğuştan veya sonradan beyin hasarı gibi bir etken sonucu oluşan “amuzi” durumundan kaynaklanabilir. Bu hastalarda müziği algılama bozukluğu görülür. Ancak sağlıklı popülasyonun da %3-5 ‘i herhangi bir müzik türünden zevk alamaz. Müzik bir çoğumuzun beyninde ödül mekanizmasını aktive ederken bu kişilerde benzer bir etki yapmaz. Ancak müzikten zevk almayan bu kişilerin beyninin ödül merkezi haz verecek diğer faktörlerden normal bir şekilde etkilenir. Sebebi tam olarak bilinmemekle beraber müzikten zevk alma bozukluğu olan bu kişilerin beyninde sesleri işlemeden sorumlu olan kortikal bölgelerle ödülle ilişkili olan Nucleus Accumbens arasındaki bağlantıda azalma gözlenmiş. Tam tersi olarak müziğe karşı aşırı hassas olan kişilerde de bu bağlantıların artmış olması müzik duyarlılığımızı anlamada beyin bağlantılarının önemini gösteriyor.
Müzik tercihlerimiz bilincimizi yansıtır
Kişilerin müzik kulağı ve yeteneği genetikten kısmen etkilenebilse de müzik tercihlerimizin kültürel olarak şekillendiği düşünülüyor. Çocukluktan itibaren aşina olduğumuz müzik türlerini sevmeye daha yatkınız. Bununla beraber tercih ettiğimiz müzik türü düşünme yöntemimizin de izlerini taşıyor. En çok sevdiğimiz müzik türü kim olduğumuzu yansıtan bir ayna gibi de işlev görebiliyor. Bilişsel tarzın müzik zevkiyle bağlantısının incelendiği bir çalışmada empati yeteneği fazla olanların daha yumuşak, sade ve doğal müzikleri tercih ettiği ancak ağır metal gibi sert müzikleri sevmediği görülmüş. Bu kişiler daha duygusal, olumsuz hisleri ön plana çıkaran şiirsel müzikleri tercih ediyormuş. Sistematize etme yeteneği ağır basan kişilerinse daha sert ve eğlenceli müzikleri tercih ettiği görülmüş.
Tercih edilen müzik türünün beyinde değişiklikler oluşturması da mümkün. Ağır metal müzik dinleyenler üzerinde yapılan bir çalışmada metal fanlarında uzun vadede davranışsal ve duygusal bilinçte bozukluklar olduğu görülmüş. Jazz müzikle ilgilenen müzisyenlerinse daha yaratıcı bir yapıya sahip oldukları gözlemlenmiş.
En sevdiğimiz müziği dinlerken…
Elbette tercih ettiğimiz müzik türünü dinlemek beynimizde diğer müziklerden daha farklı bir etki yapacaktır. Kişiler sevdikleri müzikleri dinlediğinde içsel odaklanma, empati ve öz farkındalıkla ilgili olan “varsayılan hal ağı” bağlantıları güçlenir. Sevilmeyen müzikler dinlendiğindeyse varsayılan hal ağı bağlantıları azalır. Bu ağın en güçlü bağlantıları en sevilen müzik parçaları dinlendiğinde kurulur. En sevilen müzik parçalarını dinlemek ayrıca beyindeki işitsel bölgelerle hafıza ve sosyal duyguların pekiştirilmesinden sorumlu beyin bölgeleri arasındaki bağlantıları değiştirir.