Neden Yaşlanıyoruz?

Yaşlanma fizyolojik bir olay olup büyüme ve gelişmenin devamıdır. Hücrelerden organlara kadar tüm yapılarda fonksiyonların giderek azaldığı oldukça karmaşık bir süreç olan yaşlanmanın tek bir mekanizma ile açıklanması mümkün değildir. Nitekim yaşlanma ile ilgili 1990’da yapılmış bir araştırmada da 300’den fazla teorinin bulunduğu belirtilmiştir.

Yaşlanma sürecinde etkili olan mekanizmalar

• DNA Hasar Teorisi: Genetik materyal üzerinde devam eden zarar ve tamir arasındaki dinamik dengenin bozulması temeline dayanır. Bu bozulma ile zarar gören moleküllerin sayısı artar, hücre fonksiyonları yavaşlar, doku ve organlar zarar görmeye başlar ve bu sorunlar organizmanın ölümüne yol açar.

• Serbest Radikal Teorisi: Yaşlanmaya serbest radikallerin sebep olduğunu savunan bu teori, en çok kabul gören ve incelenen teoridir. Serbest radikaller hücre içindeki proteinleri, lipitleri, genetik yapıyı ve hücre zarını hasara uğratır. Oksidan maddelerin artışı ile antioksidan sistemler yetersiz kalır ve yaşlanma artar. Bu teoriyi destekleyen çalışmaların yanında, desteklemeyen çalışmalar da bulunmaktadır. Örneğin, yapılan bir çalışmada antioksidan aktivite artırılmış ancak yaşam süresinde uzama tespit edilememiştir.

• Telomer-Telomeraz Aktivitesi: Hücre bölünmesinin yavaşlamasının da yaşlanmayla ilişkili olduğu düşünülüyor. Kromozomların ucunda bulunan ve genetik bilginin korunmasını sağlayan telomerler (DNA dizilerinin bir bölümü) her hücre bölünmesi sırasında kısalır ve kritik bir kısalığa ulaştığında hücre bir daha bölünmez ve yaşlanma ile ilgili mekanizmalar tetiklenir. Kısalan telomerler özel bir enzim ile uzatılır. Bu enzime telomeraz denir. Çoğu insan dokusunda telomeraz özelliği yokken ölümsüz tümör hücrelerinin %85’inde yüksek seviyede telomeraz özelliği vardır. Bu nedenle telomeraz aktivitesi tümör oluşumunda önemlidir. Telomer uzunluğunun ölçüldüğü çalışmalarda kısa telomerin ateroskleroz, vasküler demans ve Alzheimer hastalığı gibi yaşlılıkla ilişkili hastalıklarla bağlantısı gösterilmiştir. Yaşlanmayı önlemek için yapılan telomeraz aktivasyonu ile ilgili bir çalışmada insan hücrelerindeki telomeraz genleri klonlanarak hücre yaşlanma noktasından sonra bile bölünmeye devam ettirilmiştir. Fakat böyle bir işlem, yüksek oranda kanser riski taşıdığı için bu alandaki araştırmalar devam etmektedir.

• Beslenme: Beslenmenin yaşlanma konusunda önemli olduğuna dair birçok veri vardır. Kemirgenlerde besinlerle alınan kalori miktarının azaltılması ve yaşam süresi arasındaki ilişki araştırılmış ve kalori alınımının %30-40 oranında kısıtlanması ile yaşam süresinin arttığı belirtilmiştir. Obezite nedeniyle beklenen yaşam süresindeki kısalmanın incelendiği bir çalışmada ise 20-30 yaşındaki ciddi obezitenin (BKİ ≥45) erkeklerde beklenen ömrü 13 yıl, kadınlarda ise 7 yıl kısalttığı saptanmıştır.

• Çevre Sıcaklığı: 1929’da yapılan bir araştırmada, Drosophila (meyve sineği) türünde yaşam süresinin ortam sıcaklığı ile ters orantılı olduğu gösterilmiştir.

Yukarıda bahsedilen teorilerin yanı sıra kalıtım, sosyal yaşam tarzı, egzersiz, geçmiş hastalıklar ve daha pek çok faktör de yaşlanma hızının ve biçiminin belirlenmesinde rol alır.

Yaşlanma elbette kaçınılmaz bir süreçtir ancak bu süreçte rol alan mekanizmaların iyileştirilmesine yönelik stratejiler geliştirilmesi yaşam süresine ve sağlıklı yaşlanma sürecine katkı sağlayacaktır.

Kaynaklar:
http://egetipdergisi.com.tr/pdf/pdf_EGE_457.pdf

http://bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/neden-yaslaniyoruz

http://sphweb.bumc.bu.edu/otlt/mph-modules/ph/aging/Aging_print.html

Yorum Yap