
Ötzi’nin Işığı Bakır Çağı’nı Aydınlatıyor
1991 yılı kışında iki kayakçı Avusturya ve İtalya sınırında donmuş bir beden bularak sansasyonel bir keşif yaptılar. Keşfin sansasyonel oluşu daha sonra öğrenileceği gibi bedenin yaklaşık 5300 yıllık olmasından kaynaklanıyordu. Bulunduğu vadinin isminden esinlenerek kendisine ”Ötzi”denildi.
Ötzi’nin genetiğinden, giyiminden ve kuşamından, kendisine ait olduğu sanılan eşyalardan, bedeninde bozulmadan kalmış organik moleküllerden yola çıkılarak kendisiyle ve ölümüyle ilgili çok çeşitli bilgiler elde edilmiştir. Günümüz bilimi ve teknolojisi ile 5300 sene öncesinin derinliklerine ne kadar inebileceğimizi hep beraber görelim.
Ötzi’nin Biyolojisi Bize Neler Anlatmakta?
Ötzi’nin sindirim sisteminin analizinde, ilki dağkeçisi eti, ikincisi kızıl geyik eti olmak üzere, iki ayrı yemeğin kalıntıları bulunmuş, ve etlerin tahıl beraberinde yendiği anlaşılmış. İlk yemeğin kalıntılarında yer alan polenler araştırmacıları bu yemeğin orta rakımda bir kozalaklı ağaç ormanında yendiği sonucuna ulaştırmıştır.
Ötzi’nin genomuyla ilgili bilgiler sol kalçasından ufak bir kemik parçası çıkarılmasıyla birlikte ortaya çıkmaya başladı. Kemikte muhafaza edilen DNA’nın genetik analizine göre Ötzi’nin günümüzde en yakın genetik akrabaları cesedinin bulunduğu konumdan 300 mil uzaklıktaki Sardinya ve Korsika adalarında yaşıyor. Kendisi büyük ihtimalle açık tenli ve kahverengi gözlüydü. Kan grubu 0’dı ve laktoza duyarlılığı vardı. 45 yaşlarında sırtından okla vurularak öldürülmeseydi kardiyovasküler hastalık nedeniyle ölme riski genetik olarak oldukça yüksekti.
2013 yılında Zürih’teki Evrimsel Tıp Merkezi’nde yapılan incelemelerde, Ötzi’nin neredeyse her türlü oral patolojiyi gösterdiği belirtildi. Bunun anlamı, Ötzi’nin en azından son yirmi yılını dayanılmaz diş ve apse ağrılarıyla geçirmiş olmasının ihtimalinin çok güçlü olduğudur. Dahası, Ötzi’nin ağız yapısının 3D analizine göre Ötzi’nin aşınmamış tek bir dişi bile olmadığı görülmüştür. Bu da Ötzi’nin bir şekilde (büyük ihtimalle kendi imkanlarıyla) kendisine diş çürüğü tedavisi uygulamaya çalıştığını göstermektedir.
Araştırmacılar, Ötzi’nin midesinde ülser ve kansere de yol açabilen Helikobakter pilori bakterisini de saptadı. Ötzi’de belirlenen bakteri, tür olarak Orta ve Güney Asya’dakilerin kapsamına giriyordu ve araştırmacılara göre bu özelliği Ötzi’nin bir göçmen olduğuna işaret ediyor.
Nasıl Ölmüş Olabilir?
Ötzi’nin yanında bulunan bakır başlı baltasından önemli biri olduğu sonucuna varıyoruz. O, içinde bulunduğu topluluk için önemli biriydi büyük ihtimalle de liderdi. Bu sebeble kendisinin hem içeriden hem de dışarıdan çok sayıda düşmanla karşı karşıya olması kuvvetle muhtemel.
Kemik yoğunluğundan yola çıkarak yaklaşık 45 yaşında olduğunu bildiğimiz Ötzi’nin nasıl öldüğü veya öldürüldüğü ile ilgili çok çeşitli teoriler öne sürülmüş. Bilim insanlarının ilk yorumları Ötzi’nin çetin bir dövüşte yaralandığı ve kaçmaya çalışırken bir fırtınaya yakalanıp hipotermiye girerek öldüğü olmuş.
Ancak mumyanın 2001 yılında İtalya’da tekrardan incelenmesi o güne kadar gözden kaçmış çok kritik bir detayı ortaya çıkarıyordu. Yerel bir radyolog Ötzi’nin omzunun yakınında ok şeklinde bir gölgenin farkına vardı. Yoğunluk incelemesinde cismin çakmaktaşı ile aynı yoğunlukta olduğu ortaya çıktı. Ötzi’nin bir okla arkadan vurularak öldürüldüğünü kesin olarak dile getirebiliriz. Fakat tartışmalar bu keşiften sonra da bitmiş değil. Bu cinayetin bir boylar savaşı nedeniyle mi işlendiği, kendi boyundan kendisini kıskanan biri tarafından mı işlendiği ya da bir kurban edilme olayı mı olduğu hala gizemini korumakta.