“Sevgililer Günü” Aşk Hayatınız İçin Zararlı!

Her yıl 14 Şubat gelirken bir telaşe sarıyor ortalığı. Küresel dünyaya adapte oldukça takvime bağlı bu “kurgu telaşeler” gittikçe daha fazla etki göstermeye başlıyor. Elbette, senede bir gün de olsa, anneyi, babayı, sevgilimizi yahut ülkenin denizcilik sektörünü falan hatırlamak için bu tip vesileler güzel bir şey gibi görünebilir. Fakat biraz “istatistiksel” ve “psikolojik” yönlerden bakınca, Sevgililer Günü’nün “sevginize” o kadar faydalı olamayabileceğini düşünebilirsiniz.

Sevgililer Günü’ne temkinli yaklaşmak için 3 önemli neden:

1. Eğer birisiyle birlikteyseniz, sevgililer günü dolaylarında ayrılma olasılığınız oldukça yüksek!

Sevgililer günü sanıldığı gibi sevgililere pek de iyi gelmiyor. İnsanların, özellikle de gençlerin çoğu, bu “önemli” günde, güller, pahalı mücevherler, romantik yemekler, ağdalı sözler, peri masalından fırlamış sürprizler bekleyecek şekilde abartılı beklentilere girebiliyorlar. Basın yoluyla yapılan propaganda da bir an olsun nefes aldırmıyor. Sonuç gerçekten bunaltıcı olabiliyor. Eğer eşiniz yahut sevgiliniz sizin için bir şeyler yaparsa (ya da tersi), acaba bu hareket gerçekten içinden geldiği için mi, yoksa sadece Sevgililer Günü nedeniyle mi?

romantik

Bu tabloya bakınca, ortalama 18 aylık birliktelikleri olan çiftlerin Sevgililer Günü’nü kapsayan iki haftalık dönemde ayrılma oranlarının 5 kat daha fazla olduğunu bilgisi bizi çok şaşırtmamalı. Bu tip ayrılıklar, orta derecede kuvvetli veya zayıf ilişkilerde daha çok kendini gösteriyor. Söz konusu araştırmayı yapan araştırmacılar, Sevgililer Günü’nün zaten pili bitmeye mahkum gözüken ilişkilerin bitişi için bir hızlandırıcı görevi yapabileceğini söylüyorlar.

2. Acil servislere başvuran bunalımlı sayısı tavan yapıyor!

Sevgililer Günü çevresinde yaratılan şişirme imaj, kendini yalnız ve bitik hisseden hassas insanlardan bazılarını kendilerine zarar verebilecek kadar çöküntüye itebiliyor. İngiltere’de yapılan bir araştırma, 1980’lerde 6 yıl boyunca, Sevgililer Günü’nde, istemli, ölümcül olmayan kendi kendine zarar verme vakalarının, diğer günlere göre açık ara fazla olduğunu göstermiş. Bu başvuruların büyük kısmını, sevgilileri ile sorun yaşayan ve ilaç vs içerek kendilerini zehirleyen ergen gençler oluşturuyor.

sevgililer gününde yalnızlık kılavuzu

Acil servislere Sevgililer Günü’nde başvuranlar sadece aşk acısıyla kendine zarar verenler değil. Bir başka çalışma, 1996-2006 arasında Sevgililer Günü’nü içeren iki haftalık dönemde doğum oranlarının %5 kadar bir artış gösterdiğini gözlemlemişler. Kadınların psikolojik durumlarının doğum olayında kısmen etkili olduğunu biliyoruz. Muhtemelen bu özel güne dair beklentiler, hamile kadınlarda doğum olayını tetikleyici bir etki yapıyor olabilir.

3. Eğer sevgiliniz varsa, Sevgililer Günü’nde kesin hayal kırıklığı yaşayacaksınız!

İnsanların gelecekteki duygularını tahmin etme konusunda feci derecede başarısız olduklarını zaten biliyoruz. İleriye yönelik tahminlerin ne derece gerçekleştiğinin ölçüldüğü bir çalışmada, insanların Sevgililer Günü’nden bir ay önce, o gün nasıl hissediyor olabileceklerine dair tahmin yürütmeleri istenmiş. O gün sevgilisi olanların neredeyse tamamı, Sevgililer Günü’nün umduklarından daha sıradan geçtiğini bildirmişler. Sevgilisi olmayanlar ise Sevgililer Günü hakkında, gerçekte hissettiklerinden daha kötü hissedecekleri tahminini yapmışlar. Yani kısacası, sevgilisi olmayanlar için Sevgililer Günü pek de hayal kırıklığı oluşturmuyor; hatta hemen her şey, beklediklerinden daha iyi oluyor!

heyoo

Küçük bir hatırlatma:

loveHediye almak ve vermek güzeldir. Sevdiklerinizi hatırlamak da öyle… Fakat eğer bu birçok canlıyla
paylaştığımız önemli sosyal bağ kurma davranışı, takvimli ve medyatik bir göreve dönüşmüşse, tadı da kaçmaya başlar. Zira ne insan ne de diğer organizmalar, duygularını takvimlere göre yaşamazlar. O yüzden siz siz olun, sevdiğiniz ve sevildiğiniz her anın tadını çıkartın. Takvim günlerinden de gereğinden fazla şey beklemeyin.

Sevgi dolu günler dileklerimizle!

Kaynak

Yorum Yap